• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/dogansehiraktuelinternetgazetesi
  • https://twitter.com/DogansehirAktue
Kemal DENİZ
kemaldeniz@malatyahakimiyet.com
Polat Türküleri-1
27/02/2013

1.GİRİŞ

Türküler, Anadolu insanının sevinçli, mutlu, üzüntülü, acılı anlardaki duygularını yansıtan kültür öğeleridir. Türk insanı tarlada ekin dererken, yaylaya giderken, değirmende un öğütürken, oğlan ve kız everirken, delikanlısını askere yollarken, kaybettiği bir yakınının ardından ağıt/türkü yakar. Duygularını böylece çevresi ile paylaşır. Türküler, halkımızın zekâsının inceliklerini ortaya koyar.  İnsanlarımızın bazen doğrudan söyleyemediği istek ve duygularını türküyle aktardığını görürüz. Topluca iş gören genç kızlarımızın yaptıkları işi eğlenceli hale getirmek için karşılıklı olarak türkülerle atıştığını biliriz.

Malatya türküleri ilk kez 1938’de Ankara Devlet Konservatuarından Muzaffer Sarısözen, Ulvi Cemal Erkin, Nurullah Taşkıran ve Teknisyen Arif Etikan’dan oluşan ekip tarafından derlenmiştir.

Malatya’nın çevresindeki Sivas, Kahramanmaraş, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ illerine türkü açısından baktığımızda tümünün ve Malatya’nın çok zengin ürünlere sahip olduğunu görürüz. Malatya bütün bu iller içerisinde büyük farklılık gösteren ve türkü kaynağı bakımından oldukça zengin bir ildir.

“Bu bölge içerisinde yer alan Elazığ, Şanlıurfa, Diyarbakır İllerimizin türküleri gerek usul, gerekse form bakımından birbirleriyle iç içedir. Bu iç içe oluş iller arasında ‘o türkü senin bu türkü benim’ meselesini gündeme getirmiş hatta tartışmalara sebep olmuştur. Ancak Malatya, bu bölgede kendine özgü türkü anlayışıyla, türkü dağarcığıyla ayrı bir özellik taşımaktadır. Elazığ ve Diyarbakır halk musikisindeki 10/8lik usul hâkimiyeti hoyratlar ve halk musikisine klasik penceresinden bakış Malatya halk musikisinde pek etkisini göstermemiştir. Tespit edip incelediğimiz 114 Malatya ezgisinde sadece sekiz tane on zamanlı usule rastlanmış olması, uzun havaların olması hoyrat formunda olmayışı bunun en güzel ifadesidir.” ([2] ) Halil Atılgan ve Salih Turhan bu tespitleriyle Malatya türkülerinin bölgesindeki tüm illerden farklı zenginliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadırlar. Ülkemizde halk türküleri ele alınırken ilk anda uzun havalar ve kırık havalar olarak iki ana başlıkta toplanır. Malatya’mızın türkülerini([3]de böylece iki grupta toplamak mümkündür. Malatya türküleri arasında inanç temelli deyişlerin de önemli yeri vardır.

Malatya bulunduğu coğrafi konum itibariyle doğunun batısı, batının doğusu gibi ifade edilecek bir noktadadır. Kuzeyde daha çok Alevi-Bektaşi kültürünün yoğun yaşandığı yerleşim yerleri vardır. Bu nedenle Malatya’nın kültürel yapısı kendi içinde mikro kültür havzalarından oluşmaktadır. Arguvan, Arapgir, Hekimhan, Darende, Akçadağ, Doğanşehir-Polat, Yeşilyurt, Malatya Merkez, Pütürge gibi yörelerimizde söylenen türkülerin, oynanan oyunların birbirlerinden bazı farklılıklarla ayrılmış olmaları, Malatya’nın halk kültürü açısından zengin bir bölge olduğunu da göstermek bakımından önemlidir.

Arguvan türkülerinin Türkiye ve dış dünyada tanınması ezgi güzelliğinin yanı sıra inanç temelli olmasına bağlıdır. Yine çalışma konumuz olan Malatya’nın Doğanşehir İlçesine bağlı Polat Beldesinde okunan türkülerin de icra edilişi, enstrümanları ve öyküleri yönüyle incelenmesi gereken bir kültürel gelenek olarak müzik-müzikoloji dünyasını ilgilendirmelidir diye düşünmekteyiz. Bu bakımdan Polat türküleri,  Malatya’nın kültür harmanı içerisinde çok özel bir yere sahiptir. Malatya ve çevresindeki yöresel kültür yapılarının arasından sıyrılıp kendisini gösterecek kadar farklılık arz etmektedir.

1.1.            Araştırma Alanının Coğrafi - Tarihsel Konumu ve Ekonomik Yapısı

Polat Beldesi, Doğanşehir İlçesine 10 kilometrelik asfalt yol ile bağlanmıştır. Polat’tan Ören beldesini takip ederek Akçadağ’a giden stabilize yol, yakın tarihte asfalt yapılarak ulaşımın daha rahatlaması sağlanmıştır. Yerleşim olarak çanak biçimli bir ova ortasında bulunan Polat Beldesinin etrafı Kuduran Dağı,  Devrent ve Kraltepesi ile çevrilidir. Bu nedenle iklimi çevredeki diğer yerleşim yerlerine göre daha ılımandır.

İdari yapı olarak Belediye olan Polat Beldesi’nin etrafında Yolkoru, Çavuşlu, Fındık, Dedeyazı, Karaterzi, Polatdere, Topraktepe köyleri bulunmaktadır. Bütün bu yerleşim yerlerinin tümü her türlü ihtiyacını 40-50 yıl önce Polat Kasaba’sından sağlamaktaydılar. Dolayısıyla Polat’ı o dönemin bölgedeki ticari sanayi merkezi olarak görebiliriz. Çevre köylerden insanların Polat’a gelip alış-veriş yaptıkları, bazen de gidemeyip dostlarında yatıya kaldıkları anlatılmaktadır. Bu durum kültürel etkileşimin ve aynı zamanda Polat’ın kültür merkezi olmasının temel sebebi olarak görülebilir.

Ovanın en büyük akarsuyu, Fındık Deresi, Çat Deresi, Büyükkale Deresi, Demirci Deresi, Büyükkurtluca Deresi ve Ağdere’nin birleşmesiyle meydana gelen Polat Deresi’dir. Polat Ovası’nın etrafı dağlarla çevrilidir. Bu dağların ormanlarla kaplı olduğu anlatılmaktadır. Zamanla ağaçların kesilmesi sonucu yağışların bol olduğu yıllarda seller görülür. Polatlılar çok acı olaylar yaşarlar. Bunları da ağıtlara, türkülere konu ederler.

Polat güçlü-kuvvetli, çekici-gösterişli, dayanıklı-güçlü kimse anlamına gelen bir kelimedir. Eskiden beri Türklerde isim olarak kullanılmaktadır. Selçuklu, Osmanlı topluluklarında erkek evlatlar için bu adın kullanıldığı görülmektedir. Polat kelimesi; Polat-Bolat, Polatlı-Bolatlı gibi kullanımlarla karşımıza sık çıkmaktadır. Anadolu’da bu kelimenin kullanıldığı birçok yer adı bulunmaktadır. Bu isimlere; Polat Kasabası (Doğanşehir-Malatya), Polat Köyü (Arpaçay), Polat Köyü (Suşehri-Sivas), Polat Köyü (Diyarbakır), Polatlı (Ankara), Polatyurdu Köyü (Keskin-Kırıkkale), Bolat Köyü (Lâdik-Samsun) gibi birçok örnek vermek mümkündür.

Tarihin ilk dönemlerinden itibaren yörenin tarıma ve hayvancılığa elverişli olması dolayısıyla yerleşimler kesintisiz devam etmiştir. Yöredeki arkeolojik izlerin değerlendirilmesiyle bu durum daha da netleşecektir. Osmanlılar dönemiyle ilgili geniş bilgileri 1560 tarihli Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait tahrir defterlerinden edinmekteyiz. Karye-i Polat Subadra Nahiyesine bağlı, 109 Haneye sahiptir.

Polat, Cumhuriyetin ilanından sonra yöre köylerinin merkezi olması sebebiyle 1925 yılında kasaba olmuştur. Cumhuriyetin ilk kasaba yaptığı yerleşim merkezlerinden biri Polat’tır.  1 Ocak 1930’da Ahmet Coşkun ilk Belediye Başkanı olarak seçilmiştir. Polat 1946 yılına kadar Akçadağ İlçesine bağlı belde idi. Polat Beldesi ve çevre köyleri arazinin darlığı, geçim sıkıntısı nedeniyle dışarıya büyük göç verir. Belki de bu nedenle ilçe olamaz. Doğanşehir ilçe olunca da Akçadağ’dan ayrılarak Doğanşehir’e bağlanır.

Polat ovasında bahçecilik-bağcılık en önemli geçim kaynağıdır. Bahçelerde genellikle elma, kaysı, kiraz, tarımı yoğun yapılan ürünlerdir. Ayrıca patates, nohut, tütün, şeker pancarı, buğday tarımı yapılıp ticareti sürdürülen diğer ürünlerdir. Büyükbaş hayvancılık Polat ovasında yaygın iken yaylalarda daha çok küçükbaş hayvancılık yapılır. Günümüzden kırk-elli yıl öncesinde büyük ve küçükbaş hayvan sayısının çok yoğun olduğu ancak şimdi bu sayının bir hayli azaldığı gözlenmektedir.

 Polat yöresinde sosyal hayatı etkileyen ve yöre insanının tarım-hayvancılıkla ilgili yaşantısına damgasını vuran coğrafi yerler vardır. Bu yer adlarının bir kısmı türkülere konu olmuş, türkü dizeleri içerisinde kendine yer bulmuştur:

 Kartal Dağı, Alişükranönü Tepesi, Kilisetepe, Köroğlu Kalesi, Guzgaya Tepesi, Fatmasivrisi Tepesi, Karatepe, Kirikbaşı, Yazılıtaş, Dikilitaş, Gürük Çukurları, Gürük(Kurt) Deresi, Gürük(Kurt) Sırtları, Orta Tepe, Karagöz Tepe, Kızılburun, Domuzburnu, Av Kayası, Mıhlı Gediği, Baharın Gediği, Büyük Kozluk, Camuz Alanı, Şit Pınarı, Subatan Çeşmesi, Sulu Mağara, Derbent Kuyusu, Örü, Koru, Beypınarı, Kral Tepesi, Polat Deresi, Adatepe…

         1.2.Toplumsal Yapı İçerisinde Oluşan Halk Kültürü Değerleri ve Türkülere Yansımaları

Polat Yöresi halk kültürü yönünden oldukça zengindir. Kapalı bir havzayı andıran coğrafi yapısı dış göç almasını engellemiş, kendi kültürel yapısını muhafaza etmesinde büyük etkenlerden biri olmuştur.

2011 yılında gerçekleştirdiğimiz kısa süreli ön alan araştırmasında yaptığımız gözlem ve tespitler sonucunda, Polat halk kültürü oluşumları doğal olaylardan, felaketlerden ya da kişisel acı-gurbetlik gibi durum ve algılardan sonra birileri tarafından Polat’ta ağıt yakıldığını, türkü söylendiğini göstermiştir. Bunların önemli bir bölümü daha sonra anonim özellik kazanmıştır. Polat yöresinde her olaydan sonra bir darb-ı mesel söylemek sanki gelenek halini almış durumdadır. Bu özlü,  öğüt veren, yol gösteren sözler zaman içerisinde atasözü niteliği de kazanmıştır denilebilir.

Kısa örnekler vermek gerekirse; masallar ve günlük hayatta rastlanılan birçok olayın Polat’ta hikâyeleştirildiğine şahit oluyoruz:

Çocuk ve yetişkin oyunlarının çeşitliliği yaygın oluşu da ayrıca dikkate değerdir. Düğünler de halkoyunlarının yanı sıra köy tiyatrosu ya da tavsur(tasvir-Oyun çıkartma) denilen seyirlik oyunların icra edilmesi oldukça yaygındır. Halk oyunları bakımından çok çeşitlilik ve zenginlik her araştırmacıyı şaşırtacak düzeydedir. Doğanşehir ve Malatya’da da oynanan bu oyunlar Polat yöresinde kendine has tavırlar göstermektedir. Yörede oynanan halk oyunlarından bazıları şunlardır: Dokuz okka, Tılız, İbramo, Ayağında Yemeni, Tek Ayak, Kırıkhan, Çiftayak, Kello, Habudiyar, Keçikey, Siviki, Lorke, Kolüstü… Polat’ta halkoyunlarını en iyi oynayanlar denilince köylüler İbrahim Karakaya (İbiş), Ali Öksüz (Garnik Ali), Duran Alkan, İsmail Erol, Kemal Güneş, Ali Doğan, Mevlüt Kumral gibi isimleri sayıyor. Bunlardan Ali Doğan, Duran Alkan ve Zurna sanatçısı Vahap Demirci türkülü oyunlarda solo olarak seslendirme yapmaktadırlar. Solo söylerken ezgi ve ritim azalıyor daha sonra oyuncular grup halinde solistin söylediği türküyü koro olarak tekrarlıyorlar. Bu özellik Arguvan yöresinde de gözlemlenmiştir. Araştırmacı Hüseyin Şahin, özellikle muhabbet sofralarında sazlı-sözlü bir araya gelindiğinde, bir kişinin türkünün ilk dizesiyle yol açtığını ve diğerlerinin koro halinde buna katıldıklarını belirtmektedir. Araştırmacı, halay çekilirken de özellikle “Kaleden Kaleye Şahin Uçurdum” türküsünü bu açıdan örneklendirir.([4])

 

Polat’ta kültürel öğelerin sergilendiği oyunlardan bazı örnekleri sıralayalım:

1) Polat’ta düğünlerde at yarışları yapılır, cirit oyunları oynanır.

2) Gençler, köy meydanında tura oynarlar.

3) Düğünler 3 gün 3 gece yapılır; birinci günü kız evinde, geriye kalan iki günü ise erkek evinde geçirilir. Düğünlerde yemek ziyafetleri verilir, bütün köy halkı ve komşu köylülerin tümü davet edilir.

4) Müziğin eşliğinde geleneksel bir seyirlik oyun haline gelmiş olan gençler arası güreş tutmalar ise yakın zamana kadar sürdürülmüştür. Genç nüfusun göç vermesi bu süreci olumsuz etkilemiştir.

5)  Halk kültürü açısından çok zengin olan Polat’ta âşıklar, bestekârlar türküleriyle düğünlere zenginlik katarlar. Halaybaşı -gelin ağaları, şişikleri, karacaları ve kadın elbisesi giymiş erkeklerin oynadığı oyun ve halaylar düğünlere ayrı bir neşe kazandırır.([5])

2. TÜRKÜ GELENEĞİ İÇERİSİNDE POLAT TÜRKÜLERİ

2.1.Genel Anlamıyla Yöre -Ağız- Tavır Kavramları

Yöre, bir bölgenin belli sınırlar içerisinde kapsadığı alandır. İdari-ekonomik birlik, toprak, iklim ve bitli özelliklerinin benzerliği, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların akrabalık bağlarının olması kültür ve dolayısıyla musiki açısından yöre olarak adlandırılmasını gerektirir.  Bu nedenle Polat yöresi, Arguvan yöresi, Hekimhan yöresi gibi kavramlar kültürel yazışmalarda kullanılmaktadır.

 

Tavır, müzik aletlerinin çalış tekniğinden söyleme tekniğine kadar bir yörenin bütün inceliklerini karşılayan kavramdır. Halk türkülerinde en çok kullanılan bağlama açısından kullandığımızda çalınan türkünün icrası için kullanılan tüm teknikleri kapsar. Bağlamada tavırdan söz edilirse ‘tezene’nin çalma tekniklerini değerlendirmeliyiz. Ezgiye aynı zamanda ritim öğesinin katılması tavırlı çalışı ortaya koyar. Halk türkülerine bakıldığında belli bir yöreye ait türkünün hep aynı mızrap vuruşuyla çalındığını hemen fark ederiz. Bağlamada usta sanatçıların kendilerine özgü tavırları vardır. Ancak onlar da kendi yörelerindeki ezgilerden hareketle oluşturmuşlardır.

 

Türkçemiz bölge ve yörelere göre çeşitli ağız yapılarına ayrılır. Dilbilgisi kuralları açısından kendisini koruduğu halde telaffuz farklılığına uğramıştır. Bu duruma edebiyatta  ‘diyalekt’ denilirken halk müziğimizde ağız denilmektedir. Örneğin: Azeri ağzı, Arguvan ağzı, Rumeli ağzı, Barak ağzı, Karadeniz ağzı gibi…

 

Türkülerin icrasında bu özelliğin tam olarak uygulanması çok önemlidir. Türküyü okuyan kişi ağız özelliğini tam olarak veremiyorsa amacına gerçek anlamda ulaşamamıştır. Sanatçıların hâkim oldukları yörenin türkülerini okumaları çok önemlidir.

 

2.2   . POLAT TÜRKÜLERİNİN OLUŞUMU- ARGUVAN YÖRESİ ETKİLEŞİMİ YÖNÜYLE DEĞERLENDİRMELER

2.2.1. Arguvan ve Polat Türküleri Üzerine Değerlendirmeler

 

Polat Yöresinde okunan türküleri değerlendirmeden önce Arguvan Türküleri üzerine birkaç söz söylemek gerekmektedir. Malatya’mızda Arguvan türkülerinin diğer mikro kültür havzaları üzerinde baskın olduğunu biliyoruz. Alevi-Bektaşi kültürünün yaygın olduğu her çevrede Arguvan ağzı türküler kendisine başköşede yer bulmaktadır. Türkiye’nin her köşesinde Arguvan ağzı türkünün çalınıp söylendiğini bir gerçektir. Arguvan ağzı türküler; Arguvan, Hekimhan, Akçadağ, Yazıhan, Kuluncak çevrelerinde icra edilmektedir. Malatya merkez, Yeşilyurt, Arapgir-Eğin, Doğanşehir-Polat, Pütürge, Darende yörelerimizdeki tadı farklı olan diğer türkülerimizin görmezden gelinmesi bizleri ayrıca üzmektedir.

 

            Bugüne kadar Arguvan türküleri üzerine Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı tarafından 3 ses kaseti, iki cilt halinde türkü metinleri ve bazı notaların olduğu “Arguvan Ezgileri”, “Arguvan Yöresi Halk Oyunları”, “Arguvan Türküleri-Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi” adlı kitapların yanı sıra  Dr. Gani Pekşen ve Muharrem Temiz tarafından özellikle arşiv çalışması niteliğindeki ses kasetleri ve tez çalışmaları; yine Yüksek lisans çalışmaları olarak; “Arguvan’da İcra Edilen Semahlar” üzerine İstanbul Teknik Üniversitesinden Seval Eroğlu’nun, “Arguvan Yöresi Sözlü Halk Müziklerinde Yer Alan Yöresel Söyleme Özelliklerinin İncelenmesi” üzerine Kırıkkale Üniversitesinden Fatih Mutlu’nun, “Geçmişten Günümüze Arguvan Müzik Kültürünü Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi” isimli teziyle İnönü Üniversitesinden Murat Altaş’ın çalışması, yine İnönü Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Murat Bulgan ve ekibinin Arguvan Müziği ile ilgili etnomüzikoloji Alan Araştırması gibi çalışmalar, Arguvan türküleri üzerine geniş bir biçimde incelemeler yapıldığını göstermektedir. Hekimhan yöresinde okunan türkülerle ilgili olarak ise İnönü Üniversitesinden Levent Çoban’ın “Hekimhan Müzik Kültürü Üzerine Bir Değerlendirme” konulu Güzel Sanatlar Fakültesi Bitirme Projesini ve yukarıda verdiğimiz çalışmaları bütünleştirdiğimizde; bu çalışmaların Arguvan- Çamşıhı- Hekimhan bölümünde yer alan türkülerin ortak özellikleri, benzeşim ve farklılıklarını ortaya koymada önemli bir boşluğu doldurmuştur.

 

            Polat Türküleri üzerine ise ulaşabildiğimiz kadarıyla ilk kısa bir değerlendirmeye Antropolog Hüseyin ŞAHİN ve Süleyman ÖZEROL ’un hazırlamış olduğu geniş kapsamlı bir araştırma olan “Arguvan Türküleri-Halkbilimsel Bir Araştırma Çalışması” adlı yayında rastlıyoruz:

 

            “Malatya’nın Kahramanmaraş ve Adıyaman’a yakın ilçelerinden olan Doğanşehir’in Polat yöresinde Barak ağzının etkileri görülür. Arguvan’ın Atma yöresinde türkülerin okunmasında -özellikle çıkışlarda- bu etki göze çarpar. Bu nedenle Doğanşehir-Polat ve Akçadağ’ın Doğanşehir tarafındaki köylerinde “Polat Havası”adıyla anılan ve söylenen türkülere kısaca değinmek istiyoruz: Polat yöresinde okunan türkülerin girişlerinde ve dörtlük başları ile diğer bağlantılarda görülen Barak etkileri yadsınamaz. Ancak, normalde türkülerin okunuş biçimi Arguvan ağzıdır. Ortaya Arguvan-Barak karşımı bir ağız çıkmıştır. Konuyla ilgili olarak, Halk ozanı yerel sanatçı Ali Seydi Adıgüzel’in(Arguvan) değerlendirmesi şöyledir: Birçok yerlerde olduğu gibi Doğanşehir Polat, Çığlık, Topraktepe ve yakınlarındaki türkülerin Arguvan ağzı ile ilgisi olmadığını; Bir zamanlar yanımda kalan ve Arguvan türküleri söyleyen Polatlı yerel sanatçı Battal Küpeli’nin Barak etkisinde kaldığını, hatta benimde Hatay yöresinde kalmam nedeniyle bu etkiyi taşıdığımı söyleyebilirim” ([6]) demektedir.

 

            Konuyla ilgili başvurduğumuz diğer önemli bir kaynak ise, Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gani Pekşen’dir. Arguvan türküleri üzerine akademik çalışmalar yapan ve Arguvanlı olması nedeniyle, yörenin kültürünü yaşayarak bilen, aynı zamanda bağlama çalarak Arguvan ağzı türküleri okuyan Dr. Gani Pekşen, “İçeri Makamı” da denilen deyiş, düvazimam, mersiye, semah gibi inanç temelli müzik üzerine; Arguvan türkülerinin inanç temeline dayandığını, son zamanlarda inanca dayalı deyişlerin ve türkülerin bir kenara bırakıldığını söyleyerek üzüntüsünü belirtiyor:

 

 “Arguvan türküleri inanç eksenli olduğu için cemlerde ve dini törenlerde icra edilerek korunmuştur. Popüler türkü yorumcularının ticari kaygı sonucu Arguvan ağzı türkülerden inanç eksenli olmayanları okuyarak ya da deyişleri bu biçime uydurarak okumaları Arguvan türkülerine zarar vermektedir. Popüler türkü okuyan birçok sanatçının Arguvan ağzı türkülerin inanç eksenli olanlarını görmezden gelmelerine üzülüyorum. Giderek serçeşmenin gözü kapanıyor. Bu durum kültürel bozulmaya neden olacaktır. Bunun önüne geçilmelidir. Arguvan ağzı türkülerin özünü ihmal etmemek gerekir.’diyerek endişelerini dile getiriyor. ([7])

 

Dr. Gani Peşken hoca ile yaptığımız görüşmede, Arguvan türkülerinin ses aralığı hemen hemen herkesin bu türküleri söyleyebilmesi için uygundur. Normal olarak her insan bu türküleri okuyabilir. Arguvan ağzı türkülerin bu kadar yaygın olmasındaki en büyük etken belki de budur diyerek düşüncelerini ifade ediyor.

 

Doğanşehir Bölgesinde, Malatya’nın diğer yörelerine göre daha farklı kültürel özelliklerin yaşatıldığını görmekteyiz. Türküler ve halk oyunları burada daha farklı söylenir, oynanır. Özellikle Polat Kasabası çevresinde türkülerin ve halk oyunlarının kendine özgü tadıyla, Malatya’nın diğer ilçelerinden farklı nağmesiyle ve tınısıyla dikkat çektiğini görmekteyiz.

 

Doğanşehir ve Polat yöresinde türküler bağlama ile incesaz denilen cümbüş, klarnet, darbuka eşliğinde söylenmektedir. Genellikle düğünlerde kullanılan davul ve zurna, halaylar çekilirken söylenen türkülere eşlik eden müzik aletleridir.

 

Polat türkülerinin oluşumunda ağıtların çok büyük yeri vardır. Acı bir olaydan sonra kadınların meydana gelen olayı ağıt biçiminde ifade etmelerinin sonucunda birçok türkünün oluştuğu bilinmektedir.([8]) Yine Polatlı kadınlar birlikte iş görürken türkü ve maniler söyler atışmalar yaparlar. ‘El taşı’ ile bulgur çekerken türkü ve manilerin sırayla ya da atışma biçiminde karşılıklı okunması geleneği Polat’ta yakın zamanlara kadar yaşatılmıştır.

 

“Ayağında yemeni

Niye almadın beni

Bu dünyada ölüm var

Ne seni kor ne beni”

 

Bu dörtlükte, “Niye almadın beni” dizesinde yörenin kültürel yapısına göre seslenen kişi genç kızdır. Çünkü adet gereği erkek kızı isteyip alır. Bu da türküye yansımıştır.  ‘Ayağında Yemeni’ türküsü oyun oynanırken de söylenir. Türkünün tümüne baktığımızda bu oyunun hem kadın hem de erkek tarafından oynandığını düşünebiliriz.

 

Polat’ta gençler eğlenmek amacıyla ‘Dost Meclisi’ denilen sohbet toplantıları yaparlar.  Bu eğlencelerde türküler söylenir, öyküler anlatılır, bilmeceler sorulur, yarenlik yapılır. Mecliste oturan herkes türkü ve mani söyler. Bazen dörtlükler karşılıklı atışma tarzında olabildiği gibi aynı türkünün dörtlüklerinin sırayla farklı kişiler tarafından söylenmesi şeklinde de olabilir. Bu dost meclisleri yeni Polat türkülerinin doğmasına neden olduğu gibi, türkülerin aynı ağız ve aynı tavırla okunması adına eğitim işlevini de görmektedir.

 

Polat Türküleri, bazı araştırmacılar tarafından “Dere Havaları” olarak adlandırılırken ([9]), bazı araştırmacılar tarafından da Arguvan ağzı ile barak havasının ortasında bir tarz olarak değerlendirmektedirler. Aynı zamanda bu yörelerin türkülerindeki söz ve bağlantı benzerliğinden de söz etmektedirler.([10]Araştırmacı Süleyman Özerol, bazı türkülerin Arguvan ve Polat’ta aynı olarak söz benzerliği yönüyle okunduğunu, öykülerinde ise farklılıklar olduğunu belirterek,  Dere havalarının didaktik değil eğlence kültürüne daha yakın olduğu belirtilmektedir. ([11]) THM Sanatçısı Mehmet Seske, Polat türkülerinin söyleyiş, icra tavrı, ağız biçimi yönüyle de değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, Arguvan-Barak etkileşiminin olmadığını, inançsal motifin yer almadığını, ancak Polat türkülerinin mutlak etkileşimler olmasına rağmen kendine has bir tavırla okunduğunu söylemektedir.([12])

 

THM Sanatçısı Muharrem Temiz ise Polat Türküleri ile ilgili düzenlenen panelde; derlemelerin çok sağlıklı olmadığına örnekler vermiş, melodinin kıyafet, söz’ün ise gezgin olduğunu belirterek, Pir Sultan Abdal’ın bir dörtlüğünün farklı farklı yörelerde farklı melodi ve tavırlarla okunduğunu, bunun da bir zenginlik olduğunun altını çizmektedir. “Bu bakımdan her yörenin ağız yapısı (Konuşma dili) ve şivesi (dildeki tarz ve üslup) var. İnanç temelli Âşık Müziğinde yazı dili kullanılır, diğer müzikte ise konuşma dili kullanılır. Kültürleri lokalleştirmeyelim, bu zenginlik penceresinden bakıp, türkülerimizi ülke dışına nasıl taşıyabilirizi konuşmalıyız” diyerek aynı melodinin bir yerde hasret, bir yerde sevda türküsü olabileceğinden söz etmektedir.([13])

 

Türkü Panelinde konuşmacı Mehmet Balkış, Arguvan yöresi müziğinin 1960’lı yıllarda Yabancı Araştırmacılarla tanındığını ve kayda geçirilmeye başlandığını, Polat’ın bu yönüyle şanssızlığından söz ederek, Malatya bölgesinde; Merkez, Arguvan, Arapgir(Eğin Müziği), Polat olmak üzere dört bölgeden söz edilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu bakımdan birçok Polat türküsünün notalandırıldığını; Ramazan Kamiloğlu ise İnönü üniversitesi olarak Polat Müziğini çeşitli yönleriyle incelemeye başladıklarını belirtmişlerdir.([14])

 

Yukarıda değerlendirmelerini verdiğimiz sanatçılar ve araştırmacılar özellikle Polat havalarının araştırılması gereken bir zenginlik olması üzerinde durmaktadırlar. Biz de bazı türkülerde aslında başka yörelerle söz benzerliği olsa bile Polat türkülerinin melodik yapı, söyleyiş tarzı ve tavrı bakımından kendine has ayrı bir tadı ve tarzı olduğunu düşünüyoruz. Polat Türküleri, özgündür ve mutlaka müzik kültürümüz içerisinde hak ettiği yeri almalıdır.



[1] Araştırmacı-Gazeteci, Malatya Araştırmaları Derneği Başkanı

[2] H.ATILGAN-S.TURHAN : Malatya Musikî Folkloru,  2.bsk., Malatya Belediyesi Yay., Ankara 2002, s.XIII  

[3]Türküleri metinleri için bkz.; S. YÜCEL: Tüm Türküler, Alter Yay., Ankara 2009

 

[4] H.ŞAHİN: Arguvan Yöresi Oyun Türküleri, (Özel Arşivi)

[5] Seyirlik oyunlarda Şişik, Karaca vb. gibi rollere kadın giysisi giymiş erkekler katılır. Çocuk oyunları, taş, ok vb. kullanılarak oynanılan oyunlar, giyim, mutfak kültürü vs. halk kültürü açısından değerlendirilmesi gereken önemli başlıklar olup, konu bütünlüğünü bozmamak yönüyle bir başka makalede değerlendirileceğinden buraya alınmamıştır.

[6] H. ŞAHİN-S. ÖZEROL: Arguvan Türküleri- Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi, AKEV Yay.:2, İst.2004,  s.210-211.

[7] 13.10.2011 Dr. Gani Pekşen ile yapılan telefon görüşmesi

[8] Dağlar seni delik delik delerim, Adatepe, aha gılıç aha meydan türküleri  elim olaylar üzerine yakılmıştır.

[9] THM Sanatçısı Mehmet SESKE bu adlandırmayı ilk kez kendisinin yaptığını belirtmektedir.“Polat Türkü Paneli” 3

   Şubat 2010 Ankara, paneldeki konuşmasından. (Cd Kaydı)

[10] H.ŞAHİN-S.ÖZEROL : A.g.e, s.210-211 ve  s.656

[11] Süleyman ÖZEROL : “Polat Türkü Paneli” 13 Şubat 2010 Ankara,   paneldeki konuşmasından.(CD Kaydı)

[12] Mehmet SESKE, “Polat Türkü Paneli” 13 Şubat 2010 Ankara,  paneldeki konuşmasından.(CD Kaydı)

[13] Muharrem TEMİZ, “Polat Türkü Paneli” 13 Şubat 2010 Ankara,  paneldeki konuşmasından (CD Kaydı).

[14] Mehmet BALKIŞ- Ramazan KAMİLOĞLU, “Polat Türkü Paneli” 13 Şubat 2010 Ankara,  paneldeki

    konuşmalarından.(CD Kaydı)



7407 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

TEŞEKKÜRLER...     27/02/2013 23:40

SAYIN HOCAMIZIN, 11/11/2011 TARİHİNDE, MALATYA'DA YAPILAN POLAT TÜRKÜLERİ SEMPOZYUMU SONRASINDA DEĞERLENDİRME YAZSI OLARAK OKUDUĞUMU ANIMSADIĞIM BU PAYLAŞIMI YENİDEN BU PLATFORMDA GÖRDÜĞÜM İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. DAHA YENİ ARAŞTIRMA KONULARI VE İÇERİĞİNİ DE GELECEKTE KENDİLERİNDEN GÖRECEĞİMİZDEN EMİNİM....
Fikri BULANIK

Yazarın diğer yazıları

Polat Türküleri -3- - 20/04/2013
2.7. Yörede Kullanılan Enstrümanlar ve İcracıları
Polat Türküleri-2- - 09/03/2013
Polat çevresinde Alevi-Bektaşi kültürünü yaşayan Dedeyazı, Karaterzi, Polatdere gibi köylerde cem ibadeti yapılır. Bu cemlere Arguvan, Hekimhan gibi yörelerden dedeler gelir. Cemlerde on iki hizmet yürütülür.
Nöbetçi Eczane
Doğanşehir nöbetçi eczane listesi
REKLAM ALANI
REKLAM ALANI 1
Foto ve Video Galeri


Site Haritası
REKLAM ALANI 5