Göksu: "bir ağabeye ihtiyacı var'' Remzi, HAYTA: Kamil bey, okuyucularımız için kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Kamil GÖKSU: 1965 yılında Doğanşehir’in Polat Kasabasında doğdum. İlk orta ve lise tahsilimi Polat’ta tamamladım. Ardından Ankara Üniversitesi İşletme Fakültesini kazandım ve yine aynı bölümden mezun oldum. Üniversite hayatımın ardından iş hayatıma Ankara’da başladım. 3568 sayılı yasa kapsamında serbest muhasebeci mali müşavir mesleğine adım atım.1990 yılında kurduğum Göksu Mali Müşavirlik limitet şirketiyle iş hayatıma devam ediyorum. Mesleğimin yanında petrol gibi farklı alanlarda ticari faaliyetlerde bulundum. Şunu belirtmek isterim ki insan hangi mesleği yaparsa yapsın kolunda mutlaka bir altın bilezik olmalı. Mesleğim gereği sürekli olarak iş adamları yani sermaye sahipleri ile beraberiz. Birçok defa bu sermaye sahiplerinin bir anda ters düz olduklarına şahit oldum.800 liralık Bağ Kur maaşına maalesef muhtaç duruma düştüler. Bu kişiler bana çok büyük işler yaptım dev sermayeleri idare ettim ancak bir anda bütün varlığımı kaybettim, bu durumda elimde bir sanatım olmadığı için gidip çalışacak iş de bulamıyorum diyorlar. Yıllarca belki yüzlerce kişiye iş vermiş bu kişiler meslekleri olmadığı için çalışamıyorlar. O yüzden diyorum ki bu hayatta en değerli varlığınız mesleğinizdir. İş yaşamım boyunca sosyal faaliyetlere önem vermiş biriyim.Sosyal faaliyetler beni fazlasıyla dinlendiriyor. Bazı arkadaşlarım, senin işin çok yoğun ve ciddiyken nasıl oluyor da bu işlere vakit ayırabiliyorsun diyorlar.Bu işleri severek yaptığım için yöremle ilgili yapacağım her türlü faaliyeti evde bir dinlenme saatim olarak görüyorum. Şu anda Doğanşehir Polat Derneği Başkanı ve MASTÖB Ankara Şubesi Genel Sekreterliği görevlerini sürdürüyorum. Remzi HAYTA: Kamil Bey, Sosyal faaliyetlerle ilgilenmek bir gönül işi. Ankara’da Dernekçilik faaliyetleri yeteri kadar yapılabiliyor mu? Kamil GÖKSU: Dernekçilik faaliyetlerinin profesyonel olarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Dernekler vasıtasıyla bir ili veya ilçeyi temsil edecek kişinin belirli vasıflara sahip olması gerekiyor. Bir dernek başkanı kendini yetiştirmiş, maddi ve manevi yönden belirli seviyelere gelmiş kişiler olmalıdır. Biz derneğimizi bu temeller üzerine inşa ettik. Ankara’da savcı,avukat,doktor veya mühendis olmuş arkadaşlarımız var. O yörede yetişen insanlar olarak Polat’ta yaşayan yaşlı insanların bizim üzerimizde haklarının olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben Polat’ta ilk,orta ve lise öğrenimimi tamamladım. Bizim evimiz okulumuza 5 km uzaklıktaki bir yayladaydı. Ben her sabah o yolu yürüyerek okuluma geliyordum. O zamanlar babam yılda bir defa ayakkabı aldığı için de bazı günler ayakkabım kayalara takılıp da yırtılmasın diye elime alıp yürüyordum. Yani bir elimde ayakkabım bir elimde çantamla okula geliyordum. Tabi bizim zamanımızda okullar tam gündü. Böyle olunca öğle arasında benim tekrardan o yolu yürüyerek eve ulaşmam mümkün değildi. Öğle arasında zil çalıp arkadaşlarım evine gittikten sonra, tabi cepte de para yok, utandığımdan Çavşaklı yoluna çıkıp yürüyordum. Beni o an kim görse hemen çağırıyor pekmez katılmış yoğurtla ekmek ikram ediyordu. Bu şekilde karnımı doyurarak okul hayatımı tamamladım. O yüzden diyorum ki orada oturan yaşlı amcaların ve teyzelerin bugün ki kazandığım ekmeğin üzerinde hakkı var. Ben Ankara’daki hemşerilerime, arkadaşlar bizler bugün bir meslek sahibi olmuşsuz elimiz ekmek tutuyor gelin bizlerde doğup büyüdüğümüz yöreleri unutmayalım. Derneğimiz sayesinde arkadaşlarımızla omuz omuza verdik ve birlik beraberliğimizi sağladık. Ben iki yıldır kurbanımı Polat’ta kesiyorum. Polat’ın kendine has bir doğa güzelliği var. Daha önceki insanlarımız Polat’ı dağlarla çevrili olduğu için saklı kente benzetmişler. Polat’ın kendine has bir müzik ve yemek kültürü vardır. Rahmetli Özal bile Polat’ın içli köftesini özel sipariş vererek Ankara’ya istetmiştir. Cevizli şekerimiz yine Polat’ımıza has bir üründür. Elbette bu tür değerlerin desteklenmesi gerekiyor. Bu ürünlerin daha profesyonel bir şekilde yapılması ve pazarlanması şart. Bu isteklerimizi belediye başkanımıza da ilettik. Remzi HAYTA: Kamil Bey, Polat’ı özlüyor musunuz? Kamil GÖKSU: Elbette çok özlüyorum. Polat’a gideceğim zaman daha Ankara’dan yola çıkmadan heyecanlanmaya başlıyorum. Malatya - Doğanşehir yol ayrımından sonra bu heyecanım katlanıyor. İnsan doğup büyüdüğü bu toprakların taşını toprağını özlüyor. 18 yaşına kadar Polat’ta yaşadım dolayısıyla her yerinde bambaşka anılarım var.Her yıl en az bir defa Polat’a gitmeye gayret gösteriyorum. Son iki yıldır da Kurban Bayramını Polat’ta geçirdim. Doğduğum yerde kurbanımı kestim, komşularımla, bana emek veren insanlarla bayramlaştım. Bu yaşadıklarım beni çok mutlu etti. Remzi HAYTA: Ankara’daki Malatyalıların tam manasıyla birlik ve beraberlik içerisinde olamadığını görüyoruz. Bu düşüncemize katılıyor musunuz? Kamil GÖKSU: Başta da belirttiğim gibi dernek ve vakıf yönetimlerinin profesyonel olmaları gerekiyor. Bazı arkadaşlarımız dernek yöneticiliğini kişileştiriyor. Oysa ki bizim burada omuz omuza verip daha güçlü olmamız gerekiyor. Kişisel sürtüşmelerle bir adım geriye gidemediğimiz gibi daima kaybetmeye de mahkum oluruz. Ankara ve İstanbul’daki Malatya derneklerinin bir ağabeye ihtiyacı var. Dernekler arasındaki kısır çekişmeleri sonlandırabilecek bir çatı yapı gerekiyor. Ben çağrıldığım, davet edildiğim her yere mutlaka gidiyorum. Çünkü benim için öncelik isimler veya kişisel ilişkiler değil Malatya’dır. Bu anlayışı genele yaymak zorundayız. Remzi HAYTA: Efendim, Rahmetli Özal’dan sonra özellikle Malatyalı bürokratlar bir kıyıma uğradılar. Şu anda üst düzey çok az Malatyalı bürokratımız var. Malatyalılar olarak bu insanlara sahip çıkamıyor muyuz? Kamil GÖKSU: Malatyalı dernekler arasında iyi bir iş birliği ve diyalog olsa Malatyalı hiçbir bürokratımıza dokunamazlar. Güçlü sivil toplum örgütleri o ile her anlamda çok ciddi katkılar sağlıyor. Fakat Ankara’daki dernekler arasında bu beraberlik henüz istenilen düzeyde olmadığı için bürokratlarımız da kıyıma uğruyor. Güçlü sivil toplum bütün dengeleri değiştirebilir. Bakın Ankara’da bir tane belediye meclis üyemiz yok. Önümüzde yerel seçimler var. Neden bir tane Malatyalıyı belediye başkanı çıkartmayalım. Remzi HAYTA: Kamil bey, son olarak Ankara’da yapılan Malatya günleri etkinliği İstanbul’a oranla daha güzel geçti. Bunu neye bağlıyorsunuz? Kamil GÖKSU: Ankara’da daha güzel geçmesinin sebebi Ankara Malatyalılar Derneğinin çalışmaları olarak görüyorum. Yani Ankara’da yapılacak olan Malatya Günleri etkinliğinin reklamını çok güzel yaptılar.Sürekli olarak Malatya derneklerine ve üyelerine çağrılarda bulundular. Şehre asılan billboardlarla vatandaşları bilgilendirdiler. İstanbul’a baktığımızda ise tanıtımın yeteri kadar yapılamadığını görüyoruz. Aradaki bu farktan dolayı buradaki Malatya günleri etkinliğinin daha güzel geçtiğini söyleyebilirim. |
4063 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |